Yaşı benim gibi 35 civarı olanlar internet olmadan önceki
zamanı çok iyi bilir. Nasıl iş yapıyormuşuz,
sorunlarımızı nasıl çözüyormuşuz bilemiyorum. Şu anda aklı başında bir insan 10
dakika içinde ya bilgiye ulaşır ya da nasıl ulaşacağını öğrenir. Böylesine bir iletişim
ağının içerisinde bilginin hızla paylaşılması ve toplumun çok daha
bilinçlenmesi gerekir. Ancak sonuçlar bizim toplumumuzda hiç düşündüğümüz gibi
olmadı. Bırakın bilgi toplumu olmayı, ortaya korkunç bir sorun çıktı.
İnternetteki yanlış bilgiler ve bunlara gözü kapalı inanan bir toplum.
Bir yerde bir zulüm olduğunu mu iddia ediyorsunuz? Yazın arama
motorlarına zulüm gören insanlar, girin resimlere, kaynağınız hazır bile. Bir
de haber sitesi görünümlü bir site kurdunuz mu halkın gözünde her yazdığınız mutlaka
doğru olur. Bu çok ürkütücü bir durum. Günümüzde beğenmedikleri politikacılara
korkunç iftiralarda bulunuyor insanlar. Sevmedikleri politikacının siyah beyaz
fotoğrafı üzerine yalan kelimeleri yazarak sosyal medyada bir anda binlerce
insana ulaşabiliyorlar. İlla ki kötü niyetli olmak da gerekmiyor. En son Can
Yücel ‘in yazdığı söylenen 15-20 tane şiir dolaşıyor sosyal medyada. Birkaç tanesinin
Can Yücel’e ait olmadığını anlamak için bir iki Can Yücel şiiri okumak yeterli.
Atatürk’ün söylemediği sözleri paylaşmak da oldukça moda bugünlerde. Oysa
meşhur Bursa Söylevi bile oldukça tartışmalı.
İşin garibi aydınlık ,pırıl pırıl insanlar bunları
paylaşıyor. Sanıyorum en büyük sorunumuz kuşku duymak. Bilimsel bir eğitim
almadığımız için hiçbir şeye kuşkuyla yaklaşmıyoruz. Bırakın bir konuda bilgi
edinmeyi, yeni duyduğumuz bir kelimeyi bile ne anlama geldiğini araştırmadan
kullanmaya başlıyoruz. Hal böyle olunca toplumsal olayları bilgi eşliğinde ve objektif
olarak değil, inandığımız değerler ekseninde yorumluyoruz. Kim yaşam tarzımıza
yakınsa onu seviyoruz, onun fikrini benimsiyoruz. Haberden çok köşe yazarı
okumamız da tüm bu söylediklerimin en büyük göstergesi aslında. Bilgimiz
olmadığı için takdir ettiğimiz bir yazarın görüşlerini alıp içselleştiriyoruz.
Bize uzak gördüğümüz insanları dinlemiyoruz. Böyle olunca da bir uzlaşma
kültürümüz oluşamıyor.
Sanırım tüm bahsettiklerim doğamızda var. Yani model alarak
öğrenme çocukluktan itibaren içimize işlemiş. Eleştirel bir bakış açısı
kazandıracak bir eğitim almadığımız için de çocukça davranmaya devam ediyoruz.
Aydın bir birey olmakla modern yaşamayı aynı şey sanıyoruz. Kızımla yaşadığım
ufak bir hikâye ile bitirmek istiyorum. Bir virajı çok geniş aldığım için eşim “Tır
mı döndürüyorsun?” diye dalga geçmişti benimle. Birkaç gün sonra araba
kullanırken ani bir fren yaptığımda kızım “Tır mı döndürüyorsun ?” dedi. O gün
çok güldük ama sosyal medyanın hali şu anda maalesef bu. Onca bilgi kaynağı
varken, biz iletişim çağında hala tır döndürüyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder