Hayatımızda eğer bir evlat sahibiysek, o evlattan daha
önemli hiçbir şeyin olmadığını biliriz. Bizim anne ve babamız için biz ne kadar
önemliysek, bizim çocuğumuzun da bizim için ne kadar vazgeçilmez olduğunu
unutmamızın imkânı yoktur. Hayat bizi bazen gerçek dramların içinde dener. Bu
denemeler sırasında kimimiz sistem ile mücadele veririz, kimimiz kendi içimizde
inançlarımız doğrultusunda kararlar almak zorunda kalırız. Evlat kaybetmek,
sırasız ölüm, canınızdan canın terki diyar etmesi düşünceleri bile insanın,bu
acılar ile baş edebilmek için vereceği en büyük acılar silsilesidir.
Hayatınızın her anını bunu düşünerek, bu kaybı hatırlayarak geçirir. Evdeki bir
obje, odadaki bir detay, bakılan fotoğraflar ve hatta bir yemeğin kokusu bile
size kaybettiğiniz çocuğunuzu hatırlatmak için bahane olur. İşte tam olarak bu
durumu hem de işlediği konu itibarı ile günümüz sağlık sistemini de eleştirerek
çok güzel olarak irdelemiş bir filmden bahsetmek istiyorum. Umarım böyle acılar
yaşamamış ve okuduğunuzda size kötü anıları hatırlatmamış olurum.
John Q, bir babanın kalbi rahatsız olan, eğer kalp bulunmaz
ve ameliyat gerçekleşmezse ölecek olmasını kabul etmeyerek, bir hastanenin acil
servisini içinde doktor ve hastalar ile birlikte rehin almasını anlatmaktadır.
Bu anlatım sırasında insan ilişkileri, sağlık sistemi, medya, polis, hastane
yönetimlerinin tepkilerini çok güzel işlemektedir. İzlemenizi önemle söylemek
isterim.
Benim bu yazıyı yazma nedenim ise tamamı ile günümüz sigorta
firmalarının lobi çalışmaları ve büyük firmaların hastane veya ilaç hizmetlerinin
devlet tarafından değil sizin kendi cebinizden karşılama miktarının her gün
biraz daha artması üzerine. Filmi izlemeye başladığım andan itibaren
sorguladığım yegane şey ben bu babanın yerinde olsam ve çocuğum gözlerimin
önünde biraz daha soğuyarak ölmesini izlesem nasıl bir tepki verirdim oldu.
Hepimiz izledikten sonra benzer bir tepkiyi vereceğimizi biliyoruz. Bizler
yaşadığımız devletlerin bir çeşit para makineleriyiz. İster kendi
kazançlarımızdan ister çalıştığımız firmalara oluşturduğumuz katma değerden
dolayı her anımız aslında biraz da devlet için çalışmaya dayalı. Ödediğimiz
vergiler, aldığımız ürünler veya yaptığımız herhangi bir mali kaynaktan devlete
para gitmesini kabul ediyoruz. Bu vatandaşların yapmaları gereken normal bir
davranış. Sonuçta bunun adına da kamu diyoruz. Hepimiz bir devletin vatandaşı
isek hepimiz için en önemlisi bizleri yaşatan ülke için ödemelerde bulunmalı ve
bunları yine bizlerin iyi bir hayat yaşaması için harcanacağına olan
güvenimizin oluşmuş olması gerektiğine inanıyoruz. Kapitalist daha doğrusu
artık vahşi kapitalizm olarak adlandırılan ve şirketlerin güdümünde kararlar
alan devlet politikaları sayesinde insan yaşamının bir önemi bulunmuyor.
Elbette cebinizde paranız yoksa. Hastanelerde görevli doktorların mesleğe
başlarken ettikleri bir yemin var bildiğiniz gibi. Hipokrat yemini hasta olan
bir insanı tedavi edeceksin der. Doktorluğun ve doktorlar sayesinde ayakta
kalan, yaşam şansı olan hastanelerin de yegâne işlerinin bizleri hayatta tutmak
olması gerekirken, artık birer ticari firma haline gelmiş olan sağlık
hizmetleri veren kurumlar sizi daha muayene etmeden önce sigorta kaydınıza bakmaktadır.
Bu inceleme sonrasında oluşturulan sistem sayesinde hangi tür sigortanız
olduğu, hangi tetkiklerin yapılabileceğini, ödeyebileceğiniz miktarları
görebilmektedir. Örnek vermek gerekirse devlet hastaneye kararlaştırılmış her
işlem için ne kadarlık ücret ödeyeceğini belirler. Hasta ise kalan ödenmeyen
kısmı ödemekle yükümlüdür. Aksi taktir de işleminiz yapılmayacaktır. Acil
olarak ambulans ile getirilmiş hastaların haricinde hastane size bakmak
sizinle ilgilenmekle yükümlü değildir.(ki bu durumda az da olsa kalan devlet
hastanelerine götürülmektesiniz) Siz ise devlet sigortası ve özel sigortanızın
belirlediği poliçe durumuna uygun olarak sağlık sisteminden yararlanırsınız. Filmde
ABD de doktorların bunu görebildikleri ve buna uygun olarak ilgilenmeleri
sonucunda hasta olan çocuğun daha önceden de anlaşılabilecek rahatsızlığının
son ana kadar anlaşılmaması durumu da işlenmektedir. Bir tarafta acı bir durum
içerisindeki insan ile bu durumdan kendi belirlediği kazancı elde etmeye
çalışan kurum karşı karşıya gelmiştir. Doktor hastane kurallarına riayet
etmeyerek size baksa meslekten men cezası ya da en iyisi işinden olma durumu
ile karşılaşacaktır. Devlet kendince ödeyebileceği miktarı verdiğini
düşünmekte, kurum ise bir ticari müessese olması nedeni ile belirlediği hizmet rakamını
size bildirmekte ve eğer karşılayamayacak durumdaysanız kibarca ama kati bir
şekilde başka bir hastaneye gitmenizi istemektedir.
Gelin biraz da şöyle düşünelim. Kendinizi bırakın,
sorumluluklarınızı bırakın sadece akıl ve vicdan ile düşünün ki ortaya konan
evladınızın yaşamı. Sizin bütün iş hayatınızı, özel hayatınızı ve hatta içsel
hayatınızı bile feda edeceğiniz bir yaşam söz konusu ancak hastane için sadece
bir para kazanma aracı. Elinizde bu durumu değiştirecek bir güç yok. Tamamı ile
sistemin çarkları arasında yaşam veya ölüm mücadelesi vermeniz gerekiyor.
Bürokratik işlemleri aşmanız lazım ki hastane yönetimleri sizinle muhatap olmazlar
bunun için sinirleri alınmış eleman çalıştırırlar. Amaç sizi iyileştirmektir
elbette ancak bunu yaparken sizin cebinizdeki para oranında sağlayacaklardır.
Yoksa sadece istatistikî bir numara olmaktan ileri gitmeyecektir sizin ya da
evladınızın yaşamı. (Türkiye’deki çocuk ölümleri oranı gibi bir yazı okuruz
ancak hangi şartlarda bu çocukların yaşamlarını kaybettiklerini bilmeyiz.
Toplumda huzurlu bir şekilde yaşamına devam eder.)
Evet, bugün bizim ülkemizde de başlayan kişisel sağlık
sigortası, özel sigorta veya devlet sigortası adı altında lanse edilen ama
aslında sadece sizin yaşam ve ölüm kararınızı vereceğiniz evraklar sistemi bizi
bir yol ayırımına getirecektir bir gün.
Film bunu öyle güzel işler ki, siz sonunda sadece ağlamak
istersiniz. Başınızı çevirip önünüzde oyuncakları ile oynayan çocuğunuza
bakarak, sıcak, huzurlu, mutlu ve en önemlisi o an için sağlıklı olduğunuzun
bilinci ile şükredersiniz. Ta ki ciddi bir rahatsızlık yaşadığınız ve sonuçta
sistem ile mücadeleye başlayacağınız ana kadar mutlu olacak olmanızı
düşünürsünüz.
Bu yaşadığımız ve artık devletlerin değil devasa uluslar
arası firmaların belirlediği kurallara uygun yaşayacak insanlar olarak, çok
dikkatli olmamız ve hem kendimizi, hem evlatlarımızı hem de komşumuzu
düşünmemiz gerektiğinin bilincinde olmalıyız diye düşünüyorum.
Sağlık elimizden gidene kadar değerini tam olarak
bilmediğimiz en önemli konunuz olduğunu unutmayın.
Yaşam filmlerdeki gibi mutlu
sonla bitmez her zaman.
http://www.imdb.com/title/tt0251160/ Film İmdb linki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder